Hollanda’daki Sessiz Güç: Nogay Türkleri…

Reklam

Altın Orda’dan Avrupa’nın Kalbine Uzanan Bir Kültür Yolculuğu

Bu yazımızda, Altın Orda’nın mirasını taşıyan Nogay Türklerinden, Hollanda’da kültürel kimliklerini yaşatmak için kararlı bir mücadele veren onların Kartağası, Atabeyi ve Hollanda Noğay Vakfı Başkanı Orhan Demirci’den bahsedeceğim.Özet

Bu yazımızda, kökenleri Altın Orda Devleti’ne dayanan Nogay Türklerinin tarihsel geçmişi, Türkiye ve Avrupa’ya uzanan göç hikâyesi ve özellikle Hollanda’daki kültürel varlık mücadelesi incelenmektedir. Hollanda’daki Nogay toplumunun kurumsal yapısı, kültürel etkinlikleri, dil ve kimlik çabaları ile bu sürece öncülük eden Hollanda Nogay Türkleri Vakfı Başkanı Orhan Demirci’nin katkılarını, emeklerini anlatacağım.

Giriş: Sessizliğin Ardındaki Kimlik

Hollanda, çok kültürlü yapısıyla dünyanın dört bir yanından göç eden toplulukların yeni bir yaşam kurduğu ülkelerden biridir. Bu çok sesliliğin içinde, tarihsel kimliğini sessizce koruyan ancak yeterince tanınmayan bir topluluk yer almaktadır: Nogay Türkleri. Kökleri 13. yüzyılda Kıpçak Bozkırları’na dayanan bu halk, günümüzde Hollanda’da kimliğini yaşatma çabası içindedir.

Hollanda’daki Nogay Topluluğu ve Göç Süreci

Hollanda Nogay Türkleri Vakfı Başkanı Orhan Demirci’ye göre, bugün Hollanda’da yaklaşık 400 Nogay ailesi, yani yaklaşık 1500 birey yaşamaktadır. Bu ailelerin büyük çoğunluğu Türkiye’nin Konya-Kulu, Kahramanmaraş ve Ankara-Şereflikoçhisar bölgelerindeki Nogay köylerinden göç etmiştir. Göç süreci çoğunlukla 1970’li ve 1990’lı yıllarda işçi hareketliliği kapsamında gerçekleşmiştir.

Kültürel Faaliyetler ve Kurumsallaşma

Nogay toplumu, geleneksel kültürünü uzun yıllar sözlü anlatımlar, gündelik yaşam pratikleri ve aile içi aktarım yoluyla korumuştur. Ancak Avrupa’daki yaşam biçimi ve entegrasyon süreçleriyle birlikte, asimilasyon riski belirginleşmiştir. Bu farkındalık, 2000’li yıllarda kurumsal adımların atılmasına neden olmuş; 2006 yılında Hollanda Nogay Türkleri Vakfı kurulmuştur. Vakıf, kültürel devamlılığı sağlamak adına Nogayların hamur ağırlıklı yemek çeşitleri, müzik dinletileri yanısıra sosyal dayanışma etkinlikleri ve kültürel festivaller düzenlemektedir.

Liderlik ve Temsil: Orhan Demirci Örneği

Konya’nın Kulu ilçesine bağlı Kırkkuyu köyünden gelen Orhan Demirci, 1989 yılında turist olarak Hollanda’ya göç etmiş, konfeksiyon sektöründe çalışmış ve ailesini buraya taşımıştır. Çocuklarını eğitmiş, topluma faydalı bireyler yetiştirmiştir. 2009 yılında, vakfın kurucu başkanı Adnan Berkcan’dan görevi devralarak, kültürel temsiliyette öncü bir rol üstlenmiştir. Demirci, toplumun hem Atabeyi hem de Kartağası (kanaat önderi) olarak tanınmakta ve gönüllü olarak bu görevi sürdürmektedir.

Kültürel Hafızayı Canlı Tutan Etkinlikler

Sabantoy Şenliği: Her yıl Rotterdam’da düzenlenen bu bahar şenliği, geleneksel oyunlar, halk müziği, danslar ve Nogay mutfağının sunumlarıyla kültürel belleği tazelemektedir. Aynı zamanda bir toplumsal dayanışma zemini işlevi görmektedir.

Dombıra Müziği: Nogay kültürünün önemli bir simgesi olan Dombıra, özellikle Arslanbek Sultanbekov’un katkılarıyla Hollanda’daki genç nesilde ilgi uyandırmaktadır. Dombıra sadece bir enstrüman değil, aynı zamanda kimliğin melodik bir taşıyıcısıdır.

Spor Etkinlikleri: Uluslararası Nogay Futbol Turnuvası gibi etkinlikler, farklı ülkelerdeki Nogay diasporası arasında bağ kurmakta ve kimlik bilincini pekiştirmektedir. 2025 yılı turnuvası Moldova’nın başkenti Kişinev’de gerçekleştirilecektir.

Dil ve Edebiyat Çabaları

Vakıf tarafından yayımlanan iki önemli eser dikkat çekmektedir:
‘Akşa Nenem‘: Nogay dilinde, Latin harfleriyle yayımlanan ilk hikâye kitabıdır.
‘Nogay Türkçesi Grameri’: Akademik düzeyde hazırlanmış ve dilin yapısını belgeleyen önemli bir kaynaktır.

Bu eserler, Nogay Türkçesinin sistematik olarak belgelenmesi ve genç nesillere aktarımı açısından büyük önem taşımaktadır.

  Tarihî Arka Plan: Nogayların Kökleri

Nogay Türklerinin adı, Altın Orda Devleti’nin önemli komutanlarından Nogay Han’a dayanmaktadır. 13. yüzyılda Kıpçak Bozkırları’nda göçebe olarak yaşayan bu halk, zamanla onun adıyla anılmaya başlamıştır. En büyük göç dalgası, 18. ve 19. yüzyıllarda Çarlık Rusyası’nın baskıcı politikalarıyla başlamış, Kafkasya üzerinden Anadolu’ya yönelmiştir. 1850-1922 arasında Türkiye’nin 41 iline yayılan Nogaylar; Konya, Ankara, Eskişehir, Afyon, Balıkesir, Adana, Kahramanmaraş, Sivas gibi illere yerleşmiştir.

Bugün dünya genelinde yaklaşık 2 milyon Nogay Türkü yaşamaktadır. Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti, Dağıstan, Stavropol, Astarhan ve Çeçenistan, Romanya, Litvanya, Bulgaristan, Kazakistan, Ürdün, Almanya, Norveç, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerde önemli topluluklar hâlinde varlıklarını sürdürmektedirler.

Sonuç: Kültürel Hafızanın Taşıyıcıları

Nogay toplumu, bugün dördüncü kuşağa ulaşmış durumda. Anadilin kaybolma tehlikesine rağmen, kültürel hafıza hâlâ canlı. Vakıf çalışmaları, gönüllü girişimler ve bireysel sorumluluklarla bu kimlik geleceğe taşınıyor.

Bu mirasın genç kuşaklara aktarılmasında sadece genetik bağlar değil, bilinçli kültürel çabalar belirleyici oluyor. Ve bu çabanın özünde şu cümle yankılanıyor:

Sen Nogaysın. Dilini unutsan da ruhun unutmamalı.